Yüzlerce kadının her gün maruz kaldığı şiddet olayları, bazen ne yazık ki ölümle sonuçlanabiliyor. Bu tür olaylara bir yenisi daha eklendi. Sinem’in katili, uzaklaştırma kararına rağmen kadının evine zorla girmeyi başardı. Sadece bu değil, aynı zamanda Sinem’in hüzünlü hikayesi, toplumun dikkatini çeken bir dizi sorunu da gün yüzüne çıkardı. Peki, Sinem’in cinayeti sonrasında neler yaşandı? Bahsettiğimiz uzaklaştırma kararı neden işe yaramadı? İşte tüm detaylar…
Uzaklaştırma kararları, genellikle şiddet mağdurlarının koruma altına alınması amacıyla alınır. Ancak Sinem’in cinayeti, bu kararların ne kadar etkili olduğu konusunda ciddi sorgulamaları beraberinde getirdi. Uzaklaştırma kararının uygulanabilirliği, alınan kararlara rağmen çoğu zaman tartışma konusudur. Kadınların maruz kaldığı şiddet durumlarında, mahkemelerin verdiği uzaklaştırma kararları, çoğu zaman failin bu kararları hiçe saymasıyla sonuçlanıyor. Sinem’in durumda da olduğu gibi, kadınların güvende hissetmeleri önemli bir konu olmasına rağmen, yasal süreçlerin yetersizliği bu güveni zayıflatıyor. Uzaklaştırma kararları, yalnızca kağıt üzerinde kalıyor. Sinem’in hikayesi, bunun ne kadar gerçek bir sorun olduğunun acı bir örneğini sunuyor.
Türkiye’deki hukuk sistemi, şiddet mağdurlarının korunmasına yönelik bazı çalışmalar yapsa da, uygulama aşamasında karşılaşılan zorluklar, maalesef yetersiz kalıyor. İlgili yasalar, çoğu zaman yeterince etkili bir biçimde hayata geçirilmiyor. Uzaklaştırma kararlarının ihlal edilmesi durumunda, yasal yaptırımların zayıf olması, faillerin cesaret bulmasına yol açıyor. Sinem’in cinayeti, toplumda bu konuda daha etkin politikaların geliştirilmesi gerekliliğini gözler önüne seriyor. Kadınların korunması amacıyla daha etkin önlemler alınmadıkça, uzaklaştırma kararlarının maalesef birer kağıt parçası olarak kalması kaçınılmaz oluyor. Sinem’in durumu, yalnızca kişisel bir trajedi değil, aynı zamanda toplumsal bir sorunun da dışavurumu. Yaşanan bu olaylar, kaç kadının benzer durumda tehlikelerle karşı karşıya kaldığını sorgulamamıza zemin hazırlıyor.
Sonuç olarak, Sinem’in katili balkondan evine tırmanarak hayatına son vermesi, şiddet mağdurlarının ne kadar savunmasız olduğunu bir kez daha kanıtladı. Uzaklaştırma kararları alındığında, bu kararların arkasında duracak bir mekanizmanın hayata geçirilmesi, kadınların güvenliğini artırmak adına son derece kritik bir adım olacaktır. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda, toplum olarak bu meseleye sahip çıkmak, bilinçlenmek ve uzun vadede güçlü çözümler üretmek için gerekli çabayı sarf etmek elzemdir. Sinem’in hikayesi, bir dönüm noktası olmalı; değiştirmek için harekete geçme cesaretine sahip olmalıyız.